İlan

Kadınlar ve Milliyetçilik

 

   Orta Asya'da geniş oranda siyasi haklarına sahip olan Türk kadınları, İslamiyet'in kabulünden sonra Özellikle Osmanlı devletinde Tanzimat Dönemine kadar olan zaman diliminde, siyasi ve sosyal haklar açısından geri planda kalmıştır. Tanzimat döneminde başlayan ve Meşrutiyet döneminde artan kadın hareketleri, kadınların özgürleşmesi ve pek çok konuda haklar kazanması yolundaki atılımları, batılılaşma ve Türk milliyetçiliği ile paralel bir gelişme göstermiş. Özellikle kurmuş oldukları kadın dernekleri ile bazı hak taleplerinde bulunmaya başlamışlardır. Bu bağlamda Osmanlı devletinin son dönemlerinde başlayan modernleşme hareketleri, doğası gereği ideolojilerin de ortaya çıkmasıyla beraber kadınların da talep ettikleri hakların bu ideolojilerle belirli noktalarda kesiştiğini görmekteyiz. Milliyetçilikten Örnek vermek gerekirse dönemin kadın hakları savunucularından olan Emine Seher Ali Hanım, kadının eğitimdeki önemini vurgulayarak gerekli bürokratların dikkatini çekmeye çalışmış ve eğitimde milliliği savunmuştur. Nitekim Tarih derslerinin millileştirilmesi, Türk çocuklarının milli kahramanlık hikayeleri ve ninnileriyle büyütülmesini savunan Emine Seher sadece kadının toplum statüsü üzerindeki inşasına değil aynı zamanda millileşme fikir akımına da öncülük eden kadınlardan biridir. Bu bağlamda kadının eğitim hayatındaki önemi yeni gelecek olan neslin milli fikir, milli düşünceyle yoğurulmasına da zemin hazırlamaktadır.

  Aynı şekilde günümüzde milliyetçiliğin fikir babası olarak kabul edilen ve ''Türkleşmek İslamlaşmak ve muasırlaşmak'' kitabında da kadınlar için yazdığı yazılarıyla bilinen Türkçü Ziya Gökalp, kadınların aile ve sosyal hayatta söz sahibi olması gerektiğini, Türk kadınının Arap ve Bizans etkilerinden arındırılmasını ve kadınların eski Türk medeniyetindeki önemli ve etkin yerinin tekrar geri verilmesi gerektiğini savunmaktadır. özellikle “gelecekteki Türk ahlakının ilkelerinden biri de feminizm olmalıdır” diyen Ziya Gökalp, aynı fikri paylaşan Türkçüler nezdinde modernleşmenin en önemli unsurlarından birinin de, kadın ve erkeğin nikahta, boşanmada, mirasta, mesleki ve siyasal haklarda eşitliğinin sağlanması, k
adınların eğitilmesi ve çalışma hayatına katılması gerektiğini düşünmektedirler. Özellikle Osmanlı döneminde Türk milliyetçiliğini savunanların en çok üzerinde durduğu konulardan biri de, kadının toplumda temsil edilmesidir.

   Milliyetçi düşüncelere sahip olan feminist düşünürlerin en çok yayılma imkanı bulduğu zaman Kurtuluş Savaşı ile başlayan Cumhuriyet süreci olmuştur. Özellikle Kurtuluş savaşında çeşitli örgütlenmelerle gerek mitingler düzenleyerek halka Hürriyet, İstiklal, Milliyetçilik ve vatan fikirlerini aşılayarak bilinçlendirmişlerdir. aynı zamanda Halide Edip ve Meliha Hanım’lar yaptıkları miting konuşmalarında; “ülkenin içine düştüğü durumdan bahsetmiş ve kurtulmak için mücadele etme gereği” üzerinde durarak halkı mücadeleye çağırmışlardır.

 Halkı bilinçlendirmek için Halide Edip ve Meliha hanımın yaptığı miting konuşmalarından birer bölüm;  Halide Edip, “Müslümanlar ve Türkler; bugün en kara gününü yaşıyor. Gece karanlık bir gece, fakat insanın hayatında sabahı olmayan bir gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp mutlu bir sabah yaratacağız” demiştir. Aynı şekilde

Meliha Hanım ise konuşmasında; “Ey Türk, ihtişamla yaşayan şark yıldızı sönmek üzeredir. Fakat bu koca devlet yıkılırken öyle bir gürültü ile devrilmelidir ki, bu çatırtı cihanı sarmalı ve bütün insanlığı titretmelidir. Bu enkazın altında yalnız milletin erkekleri değil kadınları da ezilecektir” diyerek kadın-erkek herkesi mücadeleye çağırmıştır.

  Verilen bu mücadele cephede de devam etmiştir. Kurtuluş savaşında milli bir duruş sergileyen Türk kadınları teşkilatlanarak cephelerde erkeklerle omuz omuza vatanı müdafaa etmişler ve arkalarında büyük destanlar bırakmışlardır. Bugün bile yaptıkları kahramanlıklarla konuşulan Türk kadınlarından Emine Seher Erden ( Kara Fatma), Şerife Bacı, Halime Çavuş, Nene Hatun ve nicelerinin verdikleri mücadele sadece erkeklerin değil kadınların da bu vatanın bölünmez bir parçası olduğunun göstergesidir.

Yorum Gönder

0 Yorumlar